BİR KÖY ÖĞRETMENİ HİKÂYESİ

BİR KÖY ÖĞRETMENİ HİKÂYESİ
REKLAM ALANI
Yayınlama: 17.09.2025
0
A+
A-

Her hazan mevsiminde inanılmaz bir rüzgâr, yaprakları sararmış ağaçları, kökünden sökercesine sallarken, penceremden her baktığımda sanki bir ressamın tuvalindeki muhteşem bir sonbahar dururdu karşımda…

Sabah ışıklarını henüz doğurmadan başlardı dağların derin karanlığına takılı yaşamım.

    Sobamda çıtır çıtır yanan çıraların çıkardığı seslerin senfonisiyle keyifle çayımı yudumlarken, acabalarla dolu yeni bir güne başlardım heyecanla.

    Öyle güzel kokardı ki yayla görünümlü köyüm, ciğerlerimi her sabah olduğu gibi içten temizlendiğini hissettirirdi bana hep.

   Ciğerime dolan havanın göğsümü kabartmasıyla beni uçuracak kadar hissetmem gerçekten paha biçilemezdi.

*

   Sonu gözükmeyen dağlarındaki inişli çıkışlı patika yolundan, öbek öbek olmuş yaprakların arasından, fındık bahçelerinin aralarına serpiştirilmiş Karadeniz evlerinin bacalarındaki soba dumanları henüz yükselirken inerdim şehir yoluna.

   Bir köy öğretmenin çaresizliğiyle beklerdim yol kenarında hep!

   Uzaklardan gördüğüm her araca heyecanlanırdım fakat gelip geçen ve durmayan her araç beni biraz daha umutsuzluğa iterken, kaderimle hesaplaşır, bu yazgıyı yasatanları sorgular öfke seline kapılır giderdim zaman zaman…

 

   Coğrafi koşullar öylesine zor ve iklim öylesine çetindi ki gerçekten biz ova yaşamlarından gelen öğretmenlere çok ağır gelirdi.

  Fakat Karadeniz’in yeşil ile mavinin büyüleyici ahengi ile her buluştuğumda, yaşadığım zorlukları bir süreliğine unutur ışık saçan kelebekler gibi uçardım kısacık mutluluklara…

 

 O yıllarda en yakın dostlarım kitaplardı.

 Yaptığım okumalardan hafızama not ettiğim,

Nietzsche’nin;

“Bir nedeni olan, her zorluğa katlanır.” saptaması sanki bizim için söylenmişti.

Bizlerin, masum köy çocuklarının yarınlarındaki aydınlığa ve güzelliklere kavuşmalarıydı en önemli ve tek nedenimiz!

İşte yeri geldiğinde yürüyerek  ulaştığım her köy evinde, yaşamın en zor tarafını kucaklamış çocuklarımızı kendi kaderine terk edip gitmek bize  öğretilmemişti hiçbir zaman !

*

Yıllarca karanlıklar ve yalnızlıklarla  kalma pahasına,evimin ihtiyaçları için bir aracın üzerinde dondurucu soğuklarda dahi, birçok defa kent merkezine gitmiş olmama rağmen yıllarca ülkemin her yanındaki  kucakladığım çocukların mutluluğunu ve  gururunu yaşarım hâlâ!

*

Tabii uzun uzun yıllar devrildi yaşam ormanımızdan.

Artık uzağız okullardan ve öğrencilerden ama bütün öğrencilerimden tek dileğim; adalet ve eşitlik temelinde, ırk, mezhep, din ve dil farkı gözetmeksizin tüm insanları bütün renkleriyle kucaklasınlar isterim.

Ordu-Gümüşköy/1987

REKLAM ALANI