Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, TBMM'de partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmasında: Türkiye'nin tüm enerjisini ve kapasitesini, bekasına yönelik meselelere ayırması gereken çok hassas ;sürecimizin hedefine suhuletle ulaşması için uzlaşıya, iş birliğine, birlikte çalışma ruhunun geliştirilmesine ihtiyacımız var. Milletin sorumluluğunu taşıyan insanlar olarak hep beraber özellikle yüce Meclis çatısı altında ortak bir irade ortaya koymamız lazım. CHP dâhil, grubu bulunan tüm partilerin, bu dönemde yüksek bir hassasiyet ve sorumluluk bilinciyle hareket etmelerini bekliyoruz. Hangi görüşte olursa olsun milletimizin siyaset kurumundan talebinin de bu yönde tecelli ettiğini müşahede ediyoruz. Milletimiz siyasetçilerden şahsi ikbal kavgası vermelerini değil, sorunlarıyla hemhal olmasını istiyor. Ana muhalefet partisi başta olmak üzere herkesi, bu noktada sağduyulu davranmaya davet ediyorum. Meseleye bu zaviyeden bakan bütün siyasi aktörlere de şimdiden teşekkür ediyorum" diye konuştu.
İsrail'in, Filistin'de sürdürdüğü işgal ve katliam politikalarını, 7 Ekim 2023 sonrasında farklı bir boyuta geçerek, toplu kıyıma, toplu cezalandırmaya, en sonunda da soykırıma dönüştüğünü söyleyen Erdoğan, "620 gündür artarak devam eden vahşette, çoğu çocuk ve kadın 55 binden fazla Gazzeli masum hayatını kaybetti, 128 binden fazla kardeşimiz yaralandı. İsrail'in saldırıları şu anda çok daha vahim, çok daha barbarca bir boyut kazanmış durumda. Yüzde 80'i enkaz halinde olan Gazze'de hayata tutunmaya çalışan 2 milyon masum sivil tamamen açlığa, susuzluğa ve ilaçsızlığa mahkum edildi. Bu yetmezmiş gibi İsrail, yardım dağıtım noktalarına yığılan mazlumların üzerine mermi yağdırıyor, bomba yağdırıyor. Her gün açlıktan kıvranan yüzlerce insanı vurarak alçakça katlediyor. Çok açık söylüyorum; İkinci Dünya Savaşı'nın en dehşetli fotoğrafları, videoları, bugün Gazze'den gelen görüntüler yanında inanın çok ama çok masum kalıyor. Avrupa'daki o Holokost sürecinde, Gazze'deki kadar dehşetli, Gazze'deki kadar acı, insanlık dışı, vicdan dışı, Gazze'dekine benzer görüntüler oluşmamıştır. Netanyahu, soykırım suçunda zalim Hitler'i çoktan geride bırakmıştır. Umarız akıbetleri aynı olmaz. İnşallah er ya da geç uluslararası bağımsız bir yargının önüne çıkar, bütün yaptıklarıyla yüzleşir ve işlediği cinayetlerin, katliamların hesabını ahirete kalmadan bu dünyada verir" dedi.
İsrail ve İran arasındaki çatışmalara değinen Erdoğan, "İran'ın, İsrail'in bu haydutluğu karşısında, bu devlet terörü karşısında, kendisini savunması son derece doğal, meşru, hukuki bir haktır. İran; hukuk tanımayan, kural tanımayan, ilkesi olmayan, şımarık, şımartılmış, gözü dönmüş bir ülke tarafından çok açık bir şekilde saldırıya uğramıştır. Üstelik bu saldırılar, İran'ın nükleer müzakereleri devam ederken düzenlenmiştir. Kendisi nükleer silahlara sahip olan, üstelik nükleer çalışmalarında hiçbir uluslararası kuralı tanımayan İsrail, müzakerelerin bitmesini beklemeden, sonucu beklemeden, tam olarak terör eylemi gerçekleştirmiştir. Bütün dünyanın, bütün insanlığın gözleri önünde yapılan bu saldırganlık karşısında ne yazık ki başta Birleşmiş Milletler olmak üzere, uluslararası kurumlar ve devletler sessiz kalmakta, hatta bazıları, maalesef, bu haydutluğa alenen destek vermektedir. Gazze'de, tam 620 gündür insanlığın utancı olan bir tablo yaşanırken sükut edenler, şimdi ateş hızla tüm bölgemize yayılırken, yine derin bir sessizliğe bürünmüşlerdir. Bu saldırganlık, bu kural tanımazlık, bu devlet terörü ve haydutluk karşısında sessiz kalmak, olan bitene özellikle rıza göstermektir. İsrail'in, bu şımarıklığına destek verenler kadar sessiz kalanların da eline, alnına, katledilen sivillerin, öldürülen bebeklerin, çocukların kanı sıçramıştır ve o kan lekesi; o ellerden, o alınlardan asla temizlenmeyecektir. Bu kan ve utanç lekesi sadece Netanyahu'nun eline, alnına değil, sadece onu destekleyen Siyonistlerin eline, alnına değil, aynı zamanda susan, sessiz kalan, tepkisiz kalan herkesin eline, alnına, varsa vicdanına da bulaşmıştır. Hem Gazze'ye hem Suriye, Lübnan, Yemen'e hem de komşumuz İran'a yönelik bu insanlık dışı saldırganlığın durması için elimizden gelen her şeyi yapıyoruz, yapmaya da sabırla devam edeceğiz" diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, İsrail'in, İran'a yönelik saldırılarını yakından takip ettiklerini, bu saldırıların Türkiye'ye olası etkileri konusunda bütün kurumların, teyakkuz halinde olduğunu ve her türlü olumsuzluğa, her türlü senaryoya karşı hazırlıkların yapıldığını belirtti. Erdoğan, "En başından beri İran'la da konuşabilen bir ülke olarak nükleer konusunun diplomasiyle çözümü için çabaladık. Bugün de silahların susması için üzerimize ne düşüyorsa yapıyoruz, yapmaya da devam edeceğiz. Milletimiz müsterih olsun. Hükümetleri; Türkiye'nin menfaatlerinin, huzurunun, dirliğinin, güvenliğinin sonuna kadar takipçisidir. AK Parti ve Cumhur İttifakı'nın güçlü dayanışması, bu fırtınalı sularda 86 milyonun tamamının güvencesidir. İsrail saldırganlığının durdurulması, evet, bütün dünya için insanlık için elzemdir. Ancak bu yaşananlardan, komşumuz İran dahil, bölgemizdeki tüm ülkeler gereken dersleri çıkarmalıdır. Eğer bölgemizde, İsrail saldırganlığına, İsrail'in devlet terörüne karşı bir ortak tedbir alınmak isteniyorsa, herkes, şapkasını, sarığını, kavuğunu önüne koyup etraflıca düşünmelidir" dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye'de savunma sanayi alanında son 23 yılda kelimenin tam anlamıyla büyük bir destan yazdıklarını belirterek, "Savunma ihracatında göz kamaştıran bir ivme yakaladık. Hava savunma sistemlerinden savaş gemilerine, tanksavardan torpidoya, seyir füzelerinden elektronik harp sistemlerine, İHA ve SİHA'lardan tank, top, helikoptere kadar geniş bir yelpazede milli projeleri hayata geçirdik. Sağladığımız destek ve teşviklerle, savunma sektörümüzün önünü sonuna kadar açtık. Milli Teknoloji Hamlesi'yle, savunma sanayisine yatırım yapmayı, ürün geliştirmeyi, yenilikçi fikirleri pratiğe dökmeyi cazip hale getirdik. Şunu bugün gönül huzuruyla söyleyebilirim; Türkiye artık kendi semalarını yerli ve milli hava savunma sistemleriyle koruyan, entegre ve katmanlı bir savunma mimarisine sahip bir ülkedir. Nice engelleri aşarak geldiğimiz seviyeyi önemsiyor ama yeterli bulmuyoruz. Çok daha güçlü ve caydırıcı hale gelmemiz şart. Kabine Toplantısı sonrasında da ifade ettiğim gibi caydırıcılığımızı öyle bir düzeye çıkartacağız ki bırakın bize saldırmayı, hiç kimse bunu aklının ucundan dahi geçiremeyecek. Yüzde 20'lerden alıp yüzde 80'lere çıkardığımız yerli ve milli üretim oranımızı daha da yukarılara taşıyacağız. Savunma sanayisinde tam bağımsızlık hedefimize ulaşana kadar sabırla, kararlılıkla, azimle ve sağlam adımlarla ilerleyeceğiz" diye konuştu.
Türkiye'nin barıştan yana olduğunu vurgulayan Erdoğan, "Biz barış için tüm samimiyetimizle çabalarız ama bize yönelik her saldırıda da tarihimizden, ecdadımızdan devraldığımız mirasla saldırgana hak ettiği cevabı veririz. Bu millet, devletinin gücünü biliyor; bu millet, birlik olduğunda, tek yürek, tek bilek olduğunda neleri başarabileceğini gayet iyi biliyor. Bu millet aynı zamanda Cumhur İttifakı'nın bu ateş çemberinde Türkiye'yi nasıl sulh ve salah içinde tutacağını da biliyor. Kimsenin endişesi, tereddüdü olmasın. İsrail saldırganlığını durdurmak için mücadelemiz sürecek. Bölgemizde barışı tesis etmek için girişimlerimiz artarak devam edecek. Diplomatik temaslarımıza, telefon diplomasimize ara vermeyeceğiz. Herkesi etkileyebilecek büyük bir felaketin önüne geçmek için elimizden gelen gayreti göstereceğiz" dedi.